Sadabad Camii Tarihçesi
Sadabad Camii, 1722 yılında Lale Devri’nde, Sadabad Sarayı’yla beraber inşa edilmiştir. 3. Ahmet’in ibadete açtığı bu ilk cami hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Cami, Sultan 3. Selim ve 2. Mahmut tarafından yaptırılan tamirlerle neredeyse yeni baştan yaptırılmıştır. Kağıthane Camii olarak da bilinir.
![](http://www.istanbuldakicamiler.com/wp-content/uploads/2014/06/fotograf-galerisi.png)
Adres:
Merkez Mahallesi 34406 Kağıthane / İstanbul
Koordinat:
41.070222,28.962525
Enlem: 41°4’12.8¨N (41.070222)
Boylam: 28°57’45.09¨E (28.962525)
Yapılış Tarihi: 1722
Yaptıran: 3. Ahmet
Tadilat: 2014
Mimar: Sarkis ile Agop Balyan
Mimari: Osmanlı – Batı
Minare: 1
Sultan Abdülaziz, harap haldeki Sadabad Sarayı’yla camiyi 1863’te yeniden inşa ettirmiştir. Aziziye Camii olarak da bilinen bu cami ile sarayın mimarlığını, başmimarları Sarkis ile Agop Balyan üstlenmiştir.
Sadabad Camii’nin girişinde Sultan Abdülaziz’in h. 1279 (1863) tarihli tuğrası, tuğranın altında ise Ser Kenan Abdülfettah Efendi’nin hattı ile şair Kamil’in on mısralık manzumesi yer almaktadır.
Sadabad Camii 19. yüzyılda Osmanlı mimarisine hakim olan dönemin Batı mimari etkilerini yansıtmaktadır. Ana hatlarıyla simetrik bir düzenlemeye sahip olan yapının kütlesi, harim bölümün kuzeyinde yer alan hünkâr mahfili ve konut bölümleri ile batı cephesindeki minareden oluşmaktadır. Harim bölümünün üzeri kubbeyle örtülüdür. Öteki bölümlerin üzerinde ise kırma çatı bulunmaktadır.
Çift sıra pencereye ve muntazam kesme taştan duvarlara sahip yanının üzerinde ahşap bir kubbe vardır. Kurşun kaplı kubbenin içine süsleme olarak çiçek desenleri yapılmıştır. Yakın tarihli sayılabilecek bu caminin ne yazık ki sadece mihraptaki süslemeleri günümüze ulaşmamıştır.
Kare planlı Sadabad Camii’nin minaresinden her biri yüz taş basamaklı iki ayrı merdiven yer almakta, birine caminin içinden, diğerine ise bahçeden girilmektedir. Mimar Sinan’ın ustalık eseri olan Edirne’deki Selimiye Camii’nde olduğu gibi, burada da iki kişi aynı anda birbirini görmeden şerefeye çıkabilmektedir. Buranın zarif sütunları ve sütun başlarıyla yapılmış gölgeliği, 1940’larda tamir edilirken sökülmüştür.
İstanbul’da 1939’da yaşanan depremde, minare alemi düşerek kubbeyi delmiştir. Sonraki yıllarda ise cami adeta yağmalanmış; kapı ve pencere kanatları ile kandilleri, kristal avizesi, kubbe ve kurşunları sökülüp alınarak camları kırılmıştır.
Bir namazgâhın da içinde yer aldığı bahçedeki mermer süs havuzu ise 1974’lerde yok edilmiştir. Şerefe ile havuzdan geriye kalan parçaları 1997’de korumaya alınan ve her tarafı perişan vaziyette olan cami, 1997 yılı sonunda Sadabad projesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilmeye başlanarak, 1998 Kasım’ında yeniden ibadete açılmıştır.
Sadabad Camii’nin biri Hünkar, diğeri Vezir adlı iki iskelesi, derenin cami önünde kıvrıldığı yerdedir. Bir zamanlar yok edilen bu iki iskele, 1998’deki yenileme çalışmasında tekrar yapılmıştır.