Fethiye Camii Tarihçesi
Fethiye Camii, Eski Pammakaristos Kilisesi’dir. Bugünkü yapının altındaki on altı sütunlu sarnıçtan hareketle, burada, 11. yüzyılda yapılmış bir manastır olduğu anlaşılmıştır. Manastır, 1204-1261 yıllarındaki Latin işgalinde harap olmuştu. Bizans saray mensuplarından (İmparator VIII. Mikhael’in yeğeni olabilir) Mikhall Glabas Tarkaniotes,
Adres:
Balat Mh.
34087 Fatih/İstanbul
Koordinat:
41.029033, 28.946489
Enlem: 41°1′44.52″N (41.029033)
Boylam: 28°56′47.36″E (28.946489)
Yapılış Tarihi: 1591
Yaptıran: Sultan 3. Murat
Tadilat: 1960
Minare: 1
Kaç m²: 550 m²
Kaç kişilik: 500
1292-1293 yıllarında, Pammakaristos Manastırı ismi verilen yapıya ilave olarak bugünkü kilise binasını yaptırmıştır. 1315 yılında da binanın güney tarafına Mikhall’in dul eşi, Pereklesion ismi verilen bir ek kilise (mezar şapeli) yaptırmıştır.
İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet, şimdiki Fatih Camii’nin olduğu yerde bulunan Ortodoks patrikliğini, bir fermanla bu kiliseye taşıttırmıştır.
3. Murat döneminde, çevresi Türk mahalleleriyle sarılan manastır ve kilise, 1591 yılında camiye dönüştürülmüştür. Fethiye Camii’ne verilen Fethiye ismi, aynı yıl Azerbaycan ve Gürcistan’ın fethedilmesinden kaynaklanmıştır.
Kilise, Fethiye Camii’ne dönüştürülürken binanın doğusundaki ana ve yan apsisler yıktırılarak, yerine şevli biçimde kubbeli bir mekan yapılmıştır. Bu mekânın yan duvarına mihrap konmuş, bir de minber yerleştirilmiştir. Esas bina ile yandaki ek binada bulunan sütunlar kaldırılarak kubbeler ve tonozlar büyük kemerlerle desteklenmiştir. Sol tarafa taş bir minare yaptırılmıştır. Sadrazam Sinan Paşa’da avlunun batı tarafına, Mimar Sinan’a avluyu “U” biçiminde saran bir medrese inşa ettirmiştir. Dış kapı üstüne, Sadaret Kethüdası Mehmet Bey’de bir okul (Âli Mektep) yaptırmıştır. Ancak bu ikinci okul günümüze ulaşmamıştır.
Abdülmecid, Fethiye Camii’ni 1846 yılında tamir ettirmiş, minareyi yeniletmiştir. 19. yüzyıl sonlarında medresenin yerine, caminin tam karşısında bir ilkokul inşa edilmiştir. Cami binası, 1936-1938 yıllarında, Vakıflar İdaresi’nce yeniden restore edilmiş ve akabinde müzeler idaresine devredilmiştir. Ancak kimsenin sahiplenmediği yapı, uzun yıllar kapalı ve bakımsız kalmıştır. Mahalle halkının sürekli talebi karşısında, 1960’lı yıllarda bakımı yapılmış ve yeniden cami olarak ibadete açılmıştır. Yanındaki ek mezar şapeli müze haline getirilince, cami ile arasına bir duvar çekilerek irtibatları kesilmiştir. Caminin etrafında, evvelce iki tarafa kapısı olan taştan duvar hemen hemen kaybolmuştur. Kapılardan birisi bugün yerindedir. Cami avlusu da medresenin yerindeki okulun oyun alanı olmuştur.
Fethiye Camii’nin bugünkü durumunu özetlersek: Bina beş bölmeden ibarettir. Her bölmede kemerler ile çeşitli ebat ve şekilde sütunlar bulunmaktadır. Caminin daha İyi aydınlatılmasını sağlamak için şapel ve nartekste iki pencere açılmıştır. Doğu tarafında sekiz küçük pencereli bir kubbe bulunmaktadır. Narteks bir sıra tonozlarla örtülü iken, yontularak altı köşeli payeler haline getirilip iç mekana açılması sağlanmıştır. Orta mekânı örten beş metre çapında, on iki pencereli kubbe, dört kemerle yüksek kasnak üzerindedir. Duvara oyulmuş mihrabı, mermerden işlenmiş şebekeli minberi, ahşap portatif bir müezzin mahfili bulunmaktadır. Kadınlar mahfili yoktur. Avluda tuvalet ve abdest alma yerleri vardır. Alanı 550 m² olan camide 500 kişi namaz kılabilmektedir. Sol taraftaki kesme taştan yapılmış minarenin dört köşeli kaidesi, çok kenarlı gövdesi, mukarnaslı şerefesi olup, külahı kurşun kaplamalıdır.
Bu arada, Fethiye Camii’nin minareye bakan duvarındaki gizli kemerler içinde bulunan dama taşı düzenlemesiyle meydana getirilmiş renkli taş bezemeleri yapanların sanatını takdir etmeden geçemeyeceğiz.