Hz. Yuşa Camii ve Türbesi Tarihçesi
Sadrazam Yirmisekiz Çelebizade Mehmed Said Paşa tarafından 1755 tarihinde türbe ile birlikte yaptırılmıştır. Kagir duvarlı kırma çatılı küçük bir yapı olan bu mescit yangına maruz kaldığından Sultan Abdülaziz döneminde aynı biçimde yenilenmiştir.

Adres:
Anadolu Kavağı Mh. 34825
Beykoz/İstanbul
Koordinat:
41.162396, 29.085268
Enlem: 41°9′44.63″N (41.162396)
Boylam: 29°5′6.96″E (29.085268)
Yapılış Tarihi: 1755
Yaptıran: Sadrazam Yirmisekiz Çelebizade Mehmed Said Paşa
Tadilat: 1990 – 2000
Minare: 1
1990 – 2000 yılları arasında Beykoz Müftülüğü’nün öncülüğünde görevli lojmanlar ve sosyal kültürel amaçlı diğer müştemilat ile birlikte cami ve çevresi önemli ölçüde tadil edilerek ihya ve imar edilmiştir. Yuşa Tepesi ve Yuşa Aleyhisselam Yuşa Tepesi Boğaziçi’nde sahile en yakın ve en yüksek tepedir. Hz. Yuşa Camii ve Yuşa Aleyhisselam’ın Türbesi, bu tepenin zirvesinde Karadeniz’i ve Boğaz’ı aynı anda gören muhteşem bir konumdadır. Burası tarihin ilk dönemlerinden itibaren kutsal bir yer olarak kabul edilmiş ve çeşitli uygarlıklar burada kendi dinlerinin mabet ve tapınaklarını inşa etmişlerdir. Osmanlı döneminde bu tepeye Sadrazam Yirmisekiz Çelebizade Mehmet Sait Paşa tarafından 1755 tarihinde bir mescit yaptırılmıştır. III. Osman’ın sadrazamlarından olan bu zat aynı zamanda, burada bulunan ve halk arasında Hz. Yuşa (a.s.) peygambere izafe edilen mezarın etrafına kağır bir duvar çektirmiş, bir türbedar ile türbenin bakımını ifa etmek için görevliler tayin ettirmiş ve onlar için odalar yaptırmıştır. Hz. Yuşa (a.s.) peygambere izafe edilen kabrin 17 metre uzunlukta olması, her zaman insanların zihnini meşgul eden sorulardan birisi olmuştur. Bu konuda 3 yorum yapılmaktadır. 1.O bir peygamberdir, ona duyulan saygı ve sevgiden dolayı böyle uzun ve büyük bir mezar yapılmış olabilir… 2.Yeri manevi bir keşifle bulunduğu için, isabet eder düşüncesiyle geniş ve uzun tutulmuş olabilir… 3.Yuşa Hazretlerinin metrelerce uzunluğundaki mezarı, çok eski inançlarda, dağların zirvesinde yaşadığı kabul edilen “ devler ” in, başka bir inançla kaynaştırılması şeklinde de anlaşılabilir… Zira bu tepenin bir adı da “ Dev Dağı “ dır. Tarih boyunca ziyaretçileriyle bütünleşen ve hep insanların ilgi odağı olmayı sürdüren bu tepede, III. Selim Han döneminin bazı yıllarında, izdihamdan dolayı fitneye mahal olmasın düşüncesiyle mevlid okunması bile yasaklanmıştır. Kağır duvarlı, kırma çatılı küçük bir yapı olan bu tepedeki camii yangına maruz kaldığından, Sultan Abdülaziz döneminde aynı biçimde yenilenmiştir. Hz. Yuşa (a.s.) peygamber bir rivayete göre Hz. Musa (a.s.) Peygamberle birlikte Mecmeul – Bahreyn’e (Boğaziçi) gelmiş ve vefat ederek bu tepeye gömülmüştür. Bir başka rivayette ise tepe adını, Karadeniz’den ilk görülen en yüksek tepe olması dolayısıyla “ Fenikeliler “ tarafından “ kurtarıcı “ anlamına gelen YESU’dan almaktadır. Hz. Yuşa (a.s.) Peygamber, Hz. Yusuf (a.s.) neslinden olup, Hz. Musa’nın (a.s.) çağdaşıdır. Hz. Musa’nın (a.s.) Genç Yuşa ile “ iki denizin birleştiği yere “ kadar yaptıkları tarihi ve gizemli yolculukları ve burada Hızır ile buluşmaları Kuran’ı Kerim’de Kehf Suresinin 60 – 65. Ayetlerinde anlatılır. Burada, Hz. Musa’nın (a.s.) yanındaki genç adamın Hz. Yuşa (a.s.) olduğu rivayetlerden anlaşılmaktadır. Hz. Yuşa’nın (a.s.) Beykoz Yuşa tepesinde medfun olduğu şeklindeki inanış en çok Beşiktaş’ta türbesi bulunan Kanuni Sultan Süleyman’ın sütkardeşi Şeyh Yahya Efendi’nin manevi keşfi ile irtibatlandırılarak yaygınlaşmış ve şöhret bulmuştur. Bazı tefsirler’de Hz. Yuşa (a.s.)’ın, Musa (a.s.)’ın vefatından sonra peygamber olarak görevlendirildiği, Hz. Musa’nın (a.s.) yeğeni ve yardımcısı olduğu, Hıristiyanların ve Yahudilerin ona Yeşu dedikleri nakledilir. Yeşu (Yuşa) Beni İsrail’e gönderilen 4 büyük peygamberlerden biridir.