Yavuz Er Sinan Camii Tarihçesi
Yavuz Er Sinan Camii, 1484 (bazı kayıtlarda 1455) yılında, Fatih Sultan Mehmet döneminin askerlerinden Yavuz Sinan tarafından yaptırılmıştır. İstanbul’un ilk camilerindendir. 1862 ve 1905 yıllarında onarımdan geçmiştir. Son olarak 1960 yılında tamir görmüştür.
Adres:
Yavuz Sinan Mh. 34134 Fatih/İstanbul
Koordinat:
41.0212674,28.9633028
Enlem: 41°1’16.56¨N (41.021267)
Boylam: 28°57’47.89¨E (28.963303)
Yapılış Tarihi: 1484 (1455 bazı kayıtlarda)
Yaptıran: Yavuz Sinan
Tadilat: 1960
Minare: 1
Yavuz Er Sinan Camii’nin giriş kapısı, Yavuz Sinan Sokağı’ndadır. Zaman içinde yol yükseltilmiş olduğundan camiye birkaç basamakla inilir.
Giriş kapısının her iki yanındaki sütunlar arası cam ve profille kapatılarak son cemaat yeri oluşturulmuştur. Bu mahalde üç namaz safı ve küçük bir mihrap oyuğu bulunmaktadır. Harimde, giriş kapısının bulunduğu duvarının hemen üstü kadınlar mahfilidir. Mahfilin girişi, sağ köşeden ahşap merdivenle sağlanmıştır. Üst mahfil, dört ahşap direk üzerinde taşınmaktadır.
Harimin sol duvarı üzerinde üç, sağ duvarda iki alt pencere bulunmaktadır. Üst sırada da petekli ikişer penceresi vardır. Caminin mihrabı 1970’li yıllarda mermerle kaplanmıştır. Minber ise, Afyon mermerinden 1990’larda yaptırılmıştır. Ahşap kürsü, sol köşeye asılmıştır. Sekiz köşeli kaide üzerine oturtulmuş kubbe penceresizdir.
Duvarlar ile kubbe arasında köşelerde kartonpiyerle üçgen şekiller yapılmıştır. Sekiz metre yükseklikte olan kubbenin üzeri kurşunla kaplanmıştır.
Mekan doğal gazla yerden ısıtmalıdır. Mihrap duvarı, yerden alt pencerelerin üzerine kadar mermerle yan duvarlar ise seramikle kaplanmıştır. Cami, altı namaz safında olup takriben 50 kişi ibadet edebilmektedir.
Minare, sağda ve son cemaat yeri ile harimin birleştiği yerdedir. Silindirik gövdeli olup kesme taşla örülmüş, sonradan çimento İle sıvanmıştır. Kapısı, harim içindeki kadınlar mahfiline çıkan merdivenin altındadır.
Abdest alma mahalli ve tuvaletlere, yapının dışından, minare yanından gidilir.
Yavuz Er Sinan Camii‘yi yaptıran şahsın bir de hikayesi vardır: Fatih Sultan Mehmet, tebdili kıyafetle atına atlar ve surların dışında avlanmaya çıkar. Av için çok uzaklara gittiğinden bir hayli gecikmiştir. Sur kapılarının önüne geldiğinde hava kararmıştır. Nöbetçiye, kapıyı açması için seslenir. Ancak karanlık bastıktan sonra sur kapılarının açılmaması emrini de kendisi verdiğinden kapı açılmaz. Sultan bir yandan bağırır, bir yandan sinirlenir ama asker oralı delildir. Hatta kendisine “oradan hemen uzaklaş!” diye bağırır. Fatih, atının eğerindeki kaftanını ve başlığını giyerek tekrar bağırır, “Asker! Ben Padişah Fatih Sultan Mehmet’im!” Asker Sultanı tanır ve koşarak kapıyı açar. Padişah kendini mükafatlandırmış olacak ki Yavuz Er, bu camiyi yaptırır, ölüncede bu caminin haziresine gömülür.